Türkiye-AB Yüksek Düzeyli İş Diyaloğu’nda “döngüsel ekonomi” ele alındı

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, döngüsel Ekonomi, Son Dakika Ekonomi Haberleri, Ekonomi Son Dakika’>ekonomi odaklı yaratıcılık ve yeniliklerin, iş dünyası için önemli bir toparlanma ve büyüme fırsatı sunduğunu söyledi.

Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (EUROCHAMBRES) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iş birliğinde çevrim içi düzenlenen “AB-Türkiye Yüksek Düzeyli İş Diyaloğu” programı kapsamında “Döngüsel Ekonomi” başlıklı bir oturum gerçekleştirildi.

Oturumda konuşan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Turan, salgının küresel bir kriz olduğunu ve çözümünün küresel iş birliklerini geliştirmekten geçtiğini söyledi.

Turan, “Tek başına devletlerin yeterli olmadığı yeni normalde, katılımcı ve kapsayıcı süreçler ile iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının katkısı da önem kazanıyor. Bu nedenle AB ile Türkiye arasında diyaloğun üst düzeyde ve etkin ilerlemesi açısından hepimize sorumluluklar düşüyor. AB-Türkiye Yüksek Düzeyli İş Diyaloğu’nu önemsiyor ve paylaşılan fikirlerin somut eyleme dönüşmesini de bekliyoruz.” diye konuştu.

Döngüsel ekonomi odaklı yaratıcılık ve yeniliklerin, iş dünyası için önemli bir toparlanma ve büyüme fırsatı sunduğunu belirten Turan, “Düşük karbonlu ve döngüsel teknolojilerin iş dünyası tarafından benimsenmesi, temiz ve yeşil enerjiye geçiş, Türk iş dünyasının bu sürecin gerisinde kalmamasını zorunlu kılıyor.” dedi.

Gelecek neslin ihtiyaçlarının gözetildiği, bugünün ihtiyaçlarının da dengeli bir şekilde karşılandığı sürdürülebilir bir kalkınma için yeni çözümlerin, ortak akıl ve ortak vizyonla hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Turan, şunları kaydetti:

“Döngüsel ekonomi, Sınırda Karbon Uygulamaları, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi yeni ve yaratıcı çözümler için ortak geleceğimiz adına inisiyatif almamız gerekiyor. BM’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın başarısı da sadece devletlerin değil, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları ile özel sektörün de katkısıyla mümkün görünüyor.

Kovid-19 sonrası ekonomik toparlanmayı sanayimizi dönüştürmek için kullanmalı, Yeşil Mutabakat çerçevesinde hazırlıkları yapılan kalkınma yolculuğunda, ülke olarak söylemden eyleme geçme zamanının tam da bu zaman olduğunu belirtmek isterim.”

“KOBİ’ler yeşil dönüşümün katalizörü olma potansiyelleri ile öne çıkıyor”

Orhan Turan, iklim değişikliği ve döngüsel ekonomi odaklı Yeşil Dönüşüm Stratejisi’nde Avrupa ile ticarette ve tedarik zincirinde KOBİ’lerin rekabetçiliklerini kaybetmemeleri gerektiğini belirterek, büyük şirketlerde, döngüsel ekonomi ve kaynak verimliliği konusunda atılan adımlar olmasıyla birlikte KOBİ’lerde farkındalık seviyesinin az olduğunun görüldüğünü söyledi.

Turan, “Oysa KOBİ’lerin çevresel karbon ayak izi bakımından görece küçük olsalar da toplu etkilerinin oldukça fazla olduğunu unutmamak gerekiyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de KOBİ’ler, toplam çevresel etkinin önemli bir kısmını üretiyor. Yeşil Mutabakat ve döngüsel ekonomi odaklı bir dönüşümde KOBİ’ler, mali kaynak eksikliği, müşteri talebi ve karlı olmayacağı endişesi taşıyor. Bununla birlikte KOBİ’ler, düşük karbonlu ekonomiye geçişte, kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomi uygulamaları ile yeşil dönüşümün katalizörü olma potansiyelleri ile öne çıkıyor. KOBİ’lerin yeşil dönüşüm yolculuğuna rehberlik edecek politikalar, süreci hızlandıracak destek ve teşvikler ile birlikte ele alınmayı gerekli kılıyor.” şeklinde konuştu.

Dijitalleşme ve yeşil dönüşüm odaklı yeni bir ekonomik modelin hayata geçirilmesinin gerekliliğini vurgulayan Turan, şunları kaydetti:

“AB-Türkiye arasında mevcut ortaklığa, bir başka önemli iş birliği alanı ekleniyor. Yeşil Mutabakat konusu, Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesi çerçevesinde görüşülmesi en doğru ve kapsamlı çözüm alanı olacak gibi görünüyor. KOBİ’lerimizin rekabetçilik gücü için dijitalleşme ve yeşil dönüşüm odaklı yeni bir ekonomik modeli hayata geçirmek her zamankinden daha önemli hale geliyor. Döngüsel ekonomi, kuşkusuz bu sürecin merkezinde yer alıyor. Doğal ürün sistemlerini yeniden oluşturmamız, ürün ve malzemelerin yeniden kullanım ile onarımını teşvik etmemiz gerekiyor. Öte yandan, atıkları ve kirliliği tasarlamamız gerekiyor. Hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirlik, şirketlerin, geleceğin küresel yeşil ekonomisinde uzun vadeli büyümesi için belirleyici oluyor. İş dünyasının iklim ve çevre hedeflerine uyumunun yarattığı zorlukların yanı sıra iş yapma şeklini yeniden tasarlama sürecindeki büyük fırsatlar ve inovasyon kapasitesi göz ardı edilmemeli.”

“Yeşil dönüşüm, Dünya Bankası’nın gündeminin en tepesindeki konulardan biri”

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Tano Kouame de iklim değişikliğinin etkilerinin devam ettiğini belirterek, “Seller, ağır yağışlar, daha düşük su seviyeleri şeklinde bunun etkilerini gördük. Onun dışında başka birtakım etkileri de gözlemliyoruz. Eğer işler bu şekilde devam ederse dünya artık öyle bir noktaya gelecek ki Paris hedeflerine ulaşamamış olacağız.” dedi.

Kouame, iklim riskleri konusuyla ilgili bir şeyler yapılması gerektiğini aktararak, yeşil dönüşümün, Dünya Bankası’nın gündeminin en tepesindeki konulardan bir tanesi olduğunu vurguladı.

Dünya Bankası’nın iklim değişikliğiyle mücadelenin en büyük finansörü olduğunu belirten Kouame, kurumun bu konuyla ilgili farklı ülkelerde büyük yatırımlar yaptığını anlattı.

Kouame, Dünya Bankası’nın iklim değişikliği konusundaki desteklerine devam edeceğini aktararak, “Gururla söylemek isterim ki, Türkiye’deki hükümetin de desteğiyle burada portföyümüz yüzde 60 oranında yenilenebilir enerjiye verildi. Buradaki dostlarımız, hükümet, iklimi gerçekten odak noktasına yerleştirdi.” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir