Nissan’ın CEO’sunun düşüşü nasıl planlandı?

Dünyanın en tanınmış şirket yöneticilerinden birinin tutuklanması sonra da dramatik kaçışının ardında inanılmaz bir entrika ağı yatıyor.

Nissan şirketinin eski CEO’su Carlos Ghosn’un 2018 yılındaki görkemli düşüşü, dünyanın dört bir yanında medya manşetlerine yansımıştı. Bir yılı aşkın bir süre sonra Japonya’dan gözüpek kaçış öyküsü de aynı ölçüde ilgi topladı. Ravinder Passi bütün bu olayları yakından izleme ayrıcalığına sahipti. Nissan’ın dünya çapında en kıdemli avukatı olan Passi kurumsal çöküşü “delilerin akıl hastanesini ele geçirişi” diye tanımlıyor.

Carlos Ghosn tutuklandığı sırada 45 yaşında Britanya vatandaşı bir avukat olan Passi, Nissan’ın dünya çapında baş hukuk danışmanlığını yürütüyor ve 250 kişilik hukuk ekibine liderlik ediyordu. Ghosn ile ilgili soruşturmaya katılması istendi.Hala, eski CEO’nun, Japonya’da kendisine yöneltilen iddialarla ilgili olarak suçlu olup olmadığı konusunda hiçbir fikri olmadığını söylüyor. Ama Nissan içerisindeki uyumsuzluk ve yetersizlikle ilgili çok sözü var. Şirketin içinde gördüğü yanlışları duyurma çabalarının kendisine maliyetinin çok ağır olduğunu, daha geri bir göreve alınıp sonra Nissan’dan atıldığını, Japon savcılar tarafından evinin basıldığını ve sekiz yıl kaldığı ülkeden ayrılmak zorunda kaldığını ileri sürüyor.

NELER OLMUŞTU?

2018 yılı Kasım ayında Nissan’ın üst düzey yöneticileri bir tuzak kuruyor. “Jet sosyete” mensubu CEO ve en yakın yardımcısı Greg Kelly’yi acilen üst düzey bir toplantıya katılmak üzere Tokyo’ya çağırıyorlar.

Ghosn, Tokyo Haneda havaalanına indiği anda tutuklanıyor ve kazançlarını tam olarak beyan etmemek dahil birtakım mali suçlamalar getiriliyor. Savcılar bizzat Nissan tarafından temin edilen bilgilere dayanarak hareket ediyorl. Bunların büyük bir kısmı da Ghosn’un özel kalemi Hari Nada tarafından teslim ediliyor. Ghosn, Nada ve İcra Kurulu Başkanı Hiroto Saikawa ile bir kısım üst düzey hükümet yetkilileri tarafından kurulan bir kumpasın kurbanı olduğunu ileri sürüyor.Bu kumpasın Nissan ile Fransız ortağı Renault arasındaki birleşmeyi engellemek için kurulduğunu, çünkü birleşmenin Fransız hissedarlara fazla kontrol vereceğinden korkulduğunu söylüyor. Bu suçlamalar, Nissan şirketi ve daha sonra şirketten ayrılan İcra Kurulu Başkanı Saikawa tarafından defaatle reddedildi. Ravinder Passi, Nissan içerisinde, planlanan tutuklamadan haberdar olan birkaç kişiden biriydi. Fakat daha o aşamada dahi süreçle ilgili derin bir rahatsızlık içinde olduğunu söylüyor.

“Hari Nada’nın odasına çağırıldım ve orada bana dramatik bir tutuklama yaşanacağı anlatıldı. Kamuoyunda en büyük yankıyı uyandıracak şekilde ayarlanmıştı” diyor. “Birini olaylı bir şekilde tutuklatmak için, ona yalan söyleyerek, bir ülkenin yetkili olduğu yargı alanına girmesini sağlamak zaten olan biten hakkında epeyce şey söylüyor” diye ekliyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir