Çevreci tahvillerin değeri 2,5 milyar doları geçti

TSKB Genel Müdürü Börü, “Türkiye’de yaşayan yeşil ve sürdürülebilir tahvillerin toplam değeri 2,5 milyar doları geçti. Sektörümüzün artan sosyal ve yönetişim (ESG) odaklı yaklaşımları ile bu hacmin artacağına inanıyoruz ” dedi.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Genel Müdürü Ece Börü, AA muhabirinin sürdürülebilir finans mekanizmalarıyla ilgili sorularını cevapladı. TSKB -0.77% olarak kuruldukları 1950 yılından beri sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kalkınma misyonuyla çalıştıklarını belirten Börü, 2000’li yılların başından beri tamamen sürdürülebilir bankacılık yaptıklarını söyledi.

Sürdürülebilirlik Yönetim Sistemleri, ISO sertifikasyonları, Yönetim Kuruluna bağlı olarak çalışan Sürdürülebilirlik Komitesi ve imzacısı oldukları taahhütlerle aslında oldukça sistematik bir yaklaşımla ilerlediklerini aktaran Börü, “Bu modelin içinde banka olarak kendi içsel etkilerimizi ve kredi verdiğimiz yatırımların çevresel ve sosyal etkilerini yönetmek de bulunuyor.

TSKB’ye kredi başvurusu yapmış tüm yatırımların çevresel ve sosyal etkilerini ölçtüğümüz ERET isimli bir modelimiz var. Bu modelle yüksek riskli yatırımları belirliyor ve o tip yatırımlara kaynak sağlamıyoruz. Ülkemizin düşük karbonlu ekonomiye geçişine destek yönünde temiz enerji, enerji ve kaynak verimliliği ile çevre yatırımlarına yönelik temalı krediler sunuyoruz. Finanse ettiğimiz iklim dostu yatırımlarla her yıl ülkemizin karbon salımının azaltılması yönünde verdiğimiz destek ise 13 milyon ton seviyesinde” bilgilerini verdi.

TSKB’NİN İHRACINA PLANLANAN TUTARIN 14 KATI TALEP

Börü, iklim finansmanında uluslararası kalkınma finansmanı kurumlarından sağladıkları özel temalı kaynaklara ilaveten sürdürülebilir tahvil ihraçlarının da önemli bir yer tuttuğunu ifade ederek, 2016 yılında Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan 300 milyon dolar tutarındaki ihraçlarının planlanan tutarın 14 katı talep görerek büyük başarı kazandığını söyledi.

Düşük karbonlu ekonomiye geçişte finansman faaliyetlerinin yanı sıra kurumsal etkiyle de örnek olmayı önemli bulduklarını anlatan Börü, şöyle konuştu:

“10 yılı aşkın bir süredir karbon ayak izimizi Gold standart karbon kredileri ile sıfırlayarak karbon-nötr bankacılık yapıyoruz. İçinden geçmekte olduğumuz pandemi süreci, iklim kriziyle mücadelenin ne denli önemli olduğunu ve sürdürülebilir bir dünyanın gerekliliklerini net olarak ortaya koydu.

TSKB olarak bu noktada, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmanın önündeki en büyük engel olan iklim kriziyle ortak mücadele ve farkındalık sağlamak amacıyla kurduğumuz Yeşil Kuğu Platformu çalışmalarımıza devam ettik. Kamu, özel sektör ve STK temsilcileriyle uluslararası kuruluşları, akademisyenleri, öğrencileri ve medya mensuplarını platform çatısı altında buluşturmayı hedeflerken, Yeşil Kuğu kapsamında ‘İklime Dair’ başlıklı raporlarımızı yayımlamayı sürdürüyoruz.”

“BM SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AMAÇLARI’NA KATKI SAĞLAMA HEDEFİYLE ÇALIŞIYORUZ”

Börü, sürdürülebilirlik denince ilk akla gelen kurumlardan biri olmayı yola erken çıkmalarına bağladığını belirterek, TSKB’nin çevre kriterlerinin kredi faaliyetlerimizde yer almasının 1980’lerde başladığını söyledi.

Son dönemde BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı (SKA) merkeze aldıklarını belirten Börü, “Kredi faaliyetlerimiz, danışmanlık ve yatırım bankacılığı hizmetlerimizle BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkı sağlama hedefiyle çalışıyoruz. Bugün bankamızın kredi portföyünün dörtte üçü temiz enerji, çevre, enerji ve kaynak verimliliği ile kadın istihdamı sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmaya dönük yatırımlardan oluşuyor. Kaynak aktardığımız bu projelerle 17 SKA’nın 7’sine yönelik doğrudan katkı sağlıyoruz.” diye konuştu.

Kurum olarak sürdürülebilirlikle ilgili yayımladıkları raporların pek çok sektörün gelecek planları için ışık tuttuğunu belirten Börü, “Raporlarımızın ilgi görmesinin en önemli nedeninin veriyi ele alış şeklimiz olduğunu düşünüyorum. Doğru veriyi, doğru yöntemle işleyerek, doğru bir çerçevede ele almaya önem veriyoruz. Böylece veride var olan ama ilk bakışta görülmeyen bilgileri açığa çıkarıyor, analizlerimizi bu türetilen verilere dayandırıyoruz. Ekonomik Araştırmalar ekibimizin bu eksendeki çalışmalarının bir başka ayırt edici noktası makro ve kalkınma gündemini entegre etmesi. Bir yandan kısa vadeli gündemi izlerken, diğer yandan orta vadeli eğilimleri tespit etmek için kalkınma yaklaşımlarını analizlerimize dahil ediyoruz.” İfadelerini kullandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir