İktisadı Kalkınma Vakfı’nın webinarında “Avrupa’nın Geleceği ve Türkiye” konusu tartışıldı

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Avrupa Birliği (AB) tarafından düzenlenecek olan Avrupa’nın Geleceği Konferansı’na ilişkin, “Sivil toplum kuruluşları olarak bu sürece görüş ve düşüncelerimizle katkıda bulunmak için çalışmalıyız. Avrupasız bir Türkiye düşünülemeyeceği gibi, Türkiyesiz bir Avrupa da düşünülemez.” dedi.

Zeytinoğlu, İKV tarafından düzenlenen “Avrupa’nın Geleceği ve Türkiye” başlıklı webinarın açılışında konuştu.

Söz konusu konferansın tüm Avrupa’nın geleceğini ilgilendirdiği için Avrupa’nın önemli bir ülkesi ve AB adayı olan Türkiye’nin de katkı sağlaması gerektiğini kaydeden Zeytinoğlu, “Sivil toplum kuruluşları olarak bu sürece görüş ve düşüncelerimizle katkıda bulunmak için çalışmalıyız. Avrupasız bir Türkiye düşünülemeyeceği gibi, Türkiyesiz bir Avrupa da düşünülemez.” ifadelerini kullandı.

Kovid-19 salgınının dünyadaki değişim süreçlerini hızlandırdığını söyleyen Zeytinoğlu, “Küresel ekonomide Çin giderek ABD’nin yanı sıra üstün bir konuma ilerlerken, çok merkezli bir sisteme geçiyoruz. Rusya yakın çevresinde etkinliğini hissettiriyor ve enerji kaynaklarını avantaja dönüştürüyor. ABD, Joe Biden yönetimi ile liberal düzeni yeniden tahkim etmeyi planlıyor. Dijitalleşme, yapay zeka, algoritmalar, büyük veri gibi birçok teknolojik yenilik ekonomiyi, siyaset ve toplumsal yaşamı dönüştürüyor. Eğitimden iş gücü piyasasına, siyasetten sanayiye kadar, tüm kurumların değişime ayak uydurmaları ve kendilerini yenilemeleri büyük önem taşıyor.” diye konuştu.

Zeytinoğlu, bu kapsamda AB’nin de Avrupa’nın geleceğini şekillendirmek için çalışmalar yaptığına işaret ederek, şöyle devam etti:

“2019’da göreve gelen AB Konseyi, Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu kendilerine bazı öncelikler belirledi. Bunlar arasında dijitalleşme ve yeşil mutabakat öne çıkıyor. AB Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşmak için ekonomiyi ve tüm politikaları yeşil dönüşüme tabi tutuyor. Bunun yanında teknoloji yarışında geri kalmamak için dijitalleşme atılımını da önemsiyor. 21. yüzyılda AB’nin anlamını ve önemini devam ettirmesinin tek yolu bu iki öncelikli alanda başarıya ulaşmak. Bunun yanında sosyal adaletin sağlanması, AB’nin dış politikasının güçlendirilmesi ve AB değerlerinin korunması da önem taşıyor. Tüm bu amaçlara ulaşabilmek için, AB’nin hızlı karar alabilmesini ve ortak hareket etmesini sağlayacak kurumsal reformlara da ihtiyaç bulunuyor. Tüm bu konuların Avrupa’nın Geleceği Konferansı’nda ele alınması söz konusu. Yaklaşık 2 yıl sürmesi beklenen bu sürecin 9 Mayıs 2020’de başlaması planlanıyordu. Ancak Kovid-19 pandemisi, sürecin gecikmesine neden oldu. Ayrıca konferansın başkanının kim olacağı gibi teknik ve lojistik konular da gecikmeye yol açtı.”

Söz konusu konferansın esas amacının hem Avrupa’nın geleceğine ilişkin bir düşünme ve tartışma sürecini başlatmak hem de bu sürecin mümkün olduğu kadar katılımcı ve demokratik olmasını sağlamak olduğunu bildiren Zeytinoğlu, bunun için de sivil toplumun katılımının büyük önem taşıdığını dile getirdi.

Dünyanın hızlı bir değişim ve dönüşümden geçtiğini belirten Zeytinoğlu, “Daha dün akşam Perseverance adlı uzay aracının Mars yüzeyine indiği haberini aldık. Mars’tan gelen görüntüler hepimizi heyecanlandırdı. Bu arada aracın indiğini duyuran kişi de Hindistan’dan ABD’ye 1 yaşında göç eden bir kadın mühendisin sesiydi: Dr. Swati Mohan. İnsanlık gözlerini uzaya dikmişken, bir yandan da yerkürede sorunlar çözüm bekliyor. Gerek küresel dengeler, gerekse toplum, ekonomi ve yaşam biçimimiz hızla değişiyor.” dedi.

Zeytinoğlu, 1965’ten beri Türkiye-AB ilişkileri konularında uzmanlaşan bir kuruluş olarak geleceğe yönelik beklentiler ve olasılıklarla da yakından ilgilendiklerini söyledi.

“Avrupa kurumları arasında mücadele devam ediyor”

Webinarda konuşan Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın ise, AB’deki Avrupa geleceği konusunda yapılan çalışmaların ilk olmadığını anımsatarak, “Fakat bu sefer çok farklı görüşlerin ve çetin siyasi ayrışmaların olduğu bir döneme denk gelindi. Sadece Kovid-19 değil çok fazla sorun var. Salgın toplantıyı geciktirdi belki ama diğer taraftan süreçteki sorunları ortaya çıkardı ve daha çok parlattı. Konferansın başkanının kim olacağı bile AB siyasetini ortadan ikiye bölmüş durumda. Avrupa kurumları arasında mücadele devam ediyor.” diye konuştu.

Türkiye ile ilgili birçok konunun Avrupa’da fikir ayrılığı yarattığını söyleyen Aydın, “Sadece Türkiye değil tabii, çok yakında yaşanan Belarus örneği gibi birçok konu ayrılığa neden oluyor. Dış politika ve güvenlik konusu uzlaşının neredeyse imkansız olduğu bir alan olarak varlığını devam ettiriyor. Avrupa değerlerinde yaşanan erozyon ve artık bir fikir birliğinin nerdeyse sağlanamayacak olması önemli sorunlar.” dedi.

Aydın, Türkiye’nin Avrupa’nın Geleceği Konferansı’na katkı sağlamasına ilişkin, “Türkiye mutlaka katkı sağlamaya çalışmalı. Türkiye konusunun böyle konferanslar serisinde olumlu yansımalarından çok sorunları, tarafları ve parçalayıcı özellikleriyle gündeme geleceğini tahmin ediyorum. Bunu Brexit sürecinde de gördük AB’nin başka tartışmalarında da oluyor. Türkiye üzerinden olumsuz bir gündemle Avrupa’nın sorunlarını tartışacak ve yürütmeye çalışacak gruplar mutlaka olacaktır.” ifadelerini kullandı.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sanem Baykal da Avrupa’nın bu seferki geleceğini arama tartışmalarının Brexit ile başladığını belirterek, “Brexit sonrası, bir ölçüde ayaktayız ve geleceğimizi planlıyoruz anlayışıyla başlamış bir süreç. Hem mali kriz, hem göç krizi hem de Brexit üstüne AB’nin bir noktada daha yeniden kendisini tanımlamasını gerektiren bir gelişme oldu bir önceki aşamaya kıyasla. Önceki doğuya doğru genişlemeydi ve önemli bir faktör değildi. Şimdi farklı bir süreçteyiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Popülizm ve yabancı düşmanlığının artık her yerde olduğunu söyleyen Baykal, “AB kuşkuculuğunun sadece sağda değil solda da siyasi yelpazede de kendine yer bulmaya başladığı görülüyor. Tüm bunların dünyadaki değişim, dönüşüm ve küreselleşmeye tepkiyle birleşip AB’nin yapısının ve işleyişinin değişmesiyle sorgulanmaya başlandığı toplumsal ve siyasi hareketler gündemde. Böyle bir zamanda AB kendi geleceğini arama arayışına girdi.” diye konuştu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir