PTT katılım bankası kuruyor
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi tarafından bu yıl ilki düzenlenen ve ana teması “Katılım Finansın Ekonomi Politiği” olan Uluslararası Sigortacılık, Bankacılık ve Finans Sempozyumu (IIBF), Grand Ankara Otel’de gerçekleştirildi. Bozgeyik, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, bankacılık sektörünün Türkiye’nin gelişimine paralel olarak büyüdüğünü belirterek, “Son dönemdeki ulusal ve uluslararası saldırılar karşısında bile bankacılık sektörümüz kayıp vermeden bu süreci doğru bir şekilde yürütmüştür.” dedi. Mevcut finansal sistemin ekonomik kalkınma ve gelişimi destekleme ve ekonomik refahı toplumun geneline yayma noktasında eksik kaldığını ifade eden Bozgeyik, bu nedenle İslami finans uygulamalarının hızla yayıldığını anlattı.
Bozgeyik, 2020 yılına kadar İslami finans sektörünün ortalama yüzde 10 büyüyeceğine işaret ederek, Türkiye’nin katılım bankacılığı alanında arzu edilen noktaya henüz gelemediğini dile getirdi. İslami bankacılık alanında yeni açılımlara ihtiyaç duyulduğuna dikkati çeken Bozgeyik, şöyle konuştu: “Şube açısından bakıldığında İslami bankacılığın Türkiye’de önemli bir yetersizliğinin olduğunu görüyoruz. PTT olarak küresel tecrübemizle birlikte bu ülkenin bankacılık, sigortacılık ve finans alanındaki yapmış olduğu çalışmalara da katkı sunmak üzere çok önemli adımlar atmaktayız. Bankacılık alanımızı genişletirken ‘İslami bankacılık alanında neler yapabiliriz?’ diye son 1 yıldır bütün ekiplerimiz çalışmakta. Ülkenin belli bölgelerindeki ulaşılabilirlik anlamındaki açığı PTT’nin kapatacağını düşünüyoruz.
Halkımızın bankacılık ve sigortacılık alanında ulaşamadığı hizmetlere katkı sağlamak adına PTT olarak biz de bir değer koymak, bunu da katılım bankacılığı adı altında Posta Katılım Bankasını kurmak gibi bir çalışmanın içindeyiz. Bu çalışmayı önümüzdeki dönem sizlerle paylaşmış olacağız. Toplumun büyük hassasiyet duyduğu faizsiz sistem bence Türkiye için de çok büyük bir fayda sağlayacak.”
“KATILIM BANKACILIĞI GİRİŞİMCİLERİN YANINDA”
Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz de katılım bankacılığı sektörünün esnek ve emniyetli bilanço yapısının 1997 Ortadoğu, 2001 Türkiye ve 2008 global krizlerinde kendini sağlam bir bankacılık modeli olarak gösterdiğini söyledi. Türkiye’nin küresel ekonomide etkili bir oyuncu ve bölgesel süper güç olma yolunda ilerlediğinin altını çizen Akyüz, “İstanbul bir finans merkezi olacaksa katılım bankacılığı ve faizsiz finans ekosistemi tamamlayıcı bir unsurdur. Katılım bankacılığı, dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu zorlu şartlar altında her zaman olduğu gibi ülke ekonomisinin ve girişimcilerin yanındadır.” diye konuştu.
Akyüz, katılım bankacılığında sürdürülebilir büyümeyi hedeflediklerine dikkati çekerek, fon toplama tarafında ürün çeşitlendirmesiyle kaynak oluşturmaya gayret ettiklerini aktardı. Kira sertifikası ihraçlarının da başarılı bir şekilde devam ettiğini ve bu menkul kıymetin Türkiye sermaye piyasasında etkin bir rol almaya başladığını vurgulayan Akyüz, şöyle devam etti: “Ülkemizde 17 senedir hakim olan güven ve istikrar ortamı, sağlam temellere dayanan ekonomi anlayışı sayesinde katılım bankalarımız da önceki yıllarda olduğu gibi güçlü büyüme potansiyellerini sürdürüyor. Bu nedenle tanıtımını, uygulanabilirliğini, yetişmiş insan gücünü, hizmet ve ürün çeşitliliğini geliştirme gayreti içindeyiz. Ekonomik krizlere dayanıklı, müşterilerin her türlü finansal hizmet ve ihtiyaçlarını faizsizlik prensibine göre yerine getiren bir bankacılık ve finans modelini oluşturmaya çalışıyoruz. Bankacılıkta sermaye gücü olmazsa olmaz, dolayısıyla bu sektörün gelişmesi ve finans sektöründen hak ettiği payı alması için daha çok oyuncunun, girişimcinin bu sektöre itibar etmesi lazım. Sermaye tabanını büyütme mecburiyetimiz var.”
“YENİ PARADİGMA ÜRETME SANCISI YAŞIYORUZ “
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin de dünyada devlet sisteminde, yönetim anlayışında ve ekonomik değişim araçları üzerinde yepyeni bir değişim yaşandığını belirterek, “Katılım bankacılığında ekonomideki değişim araçlarının ve bunları saklama yönteminin, insan hakları, hukuk ve değerlerle oluşturduğu katkı üzerinden yepyeni bir paradigma üretme sancısı yaşıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Sektöre yeni aktörler girdikçe onların kendi değerlerinin sistem içinde yerini almaya başlayacağını ifade eden Tekin, şunları kaydetti: “Tamamen emperyal bir çağrışım yapan küreselleşme ve onun yarattığı değer yoksun kavramlar yerine, her ülkenin kendi medeniyet değerlerine uygun yepyeni çözüm önerileri tartışılıyor. Katılım bankacılığını bu anlamda bir paradigmanın kırılması olarak görüyorum. Bunu da biz akademisyenlerin gündeme taşıması gerekiyor. Nasıl bir alternatif üretebiliriz, niye buna ihtiyaç duyuluyor, bunun tartışmasının da yapılması gerekiyor.”
AA