Piyasalar denge bulmakta zorlanıyor

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını her alanda kendisini derinden hissettiriyor. Hükümetler, merkez bankaları ekonomilerin virüsten daha az etkilenmesi için art arda adımlar atıyor, önlemler alıyor, paketler açıklıyor. İnsanlık da piyasalar da aşı ve ilacın bir an önce bulunmasını bekliyor. Yaşanan süreçte para piyasalarında dengeler sürekli değişiyor.

Hürriyet gazetesinden Zeynel Balcı’nın haberine göre; 

Koronavirüs insan sağlığı kadar piyasaları da vuruyor. Önce merkez bankalarının faiz indirim ve bol likidite içeren operasyonları geldi. Bu adımlar yeterli olmayınca hükümetler virüsün ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için olağanüstü tedbirleri ve mali teşvik paketlerini uygulamaya aldılar. Türkiye, 100 milyar TL tutarında ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ paketini devreye sokarken TCMB ise bir puan indirim ile politika faizini yüzde 9.75’e çekti. Piyasaların merkez bankaları ve hükümetlerden gelen son kararlara ciddi tepki verdiğini söylemek bu aşamada zor. Sınırlı bir etki söz konusu, hala temkinli bir görünüm var. Bu tedbirler alınmasaydı piyasalar daha derin yaralar alacaktı tabi ki.

NEW YORK KARARI

Son birkaç gündür dış borsalarda görülen tepki alımlarında ABD Başkanı Trump’ın “ilaç yakında kullanılabilir olacak” açıklaması, olumsuz gelişmelerin belli ölçüde fiyatlaması, ABD ve Alman hükümetlerinin “hisse senedi almayı değerlendirdiği” yönünde haberlerin etkisi vardı. Ancak cuma akşamı New York’ta zorunlu olmayan iş yerlerinin kapanması kararı küresel piyasalara tekrar satış getirdi. Sert düşen borsalar en küçük bir umutlu habere aç ve hemen tepki veriyor. Piyasalar temkinli duruşunda çok da haksız sayılmazlar. Zira Almanya Başbakanı Merkel, “2.Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük kriz” ifadesini kullanırken ABD Başkanı Trump “savaş dönemi başkanıyım” dedi.

DEVLET ‘BABALIĞI’

Ayrıca virüsün etkilerinin sonlanması konusunda temmuz, ağustos aylarını hatta çok daha uzun takvim veren devlet adamları da var. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten “global resesyonun sınırındayız” derken global ekonomiyle ilgili daralma yönünde tahminler ardı ardına geldi. Goldman Sachs, Çin’in 1. çeyrekteki GSYİH büyümesini yüzde 2.5’den yüzde -9’a düşürdü. Almanya için yüzde 1.5-6.0 arası daralma tahminler var. Bunların hepsi tahmin. Ama çok çabuk da değişebilecek öngörüler. Koronavirüse karşı olası bir aşı ve ilaç geliştirilmesi haberi bu tabloyu ve piyasaların seyrini çok kısa bir süre içinde iyimser yönde değiştirebilir. O yönde ise Dünya Sağlık Örgütü ve yetkili mercilerce yapılan umut verici bir açıklama henüz yok. Son zamanlarda birbiriyle çelişen açıklamaları nedeniyle güven kaybına uğrayan Trump’ın ilaç ile ilgili sözleri dileriz bu defa doğru çıkar. Aksi halde çok yavaşlayan hatta bir çok sektörde durma noktasına gelen ekonomi maalesef yara almaya devam edecek. Zaman uzadıkça tahribat büyürken yaraların sarılması zorlaşacak. Olağanüstü hal ve acil durum ilanları, sokağa çıkma yasakları, mağaza kapatmalar, üretimi askıya almalar son günlerin sıradan haberleri arasında yer almaya başladı. Bu şirketleri ve çalışanları aşan bir durum olarak görülürken devletler ‘babalığını’ göstermeye başladı. ABD, İngiltere gibi kapitalizmin önde gelen ülkeleri bile sosyal devlete dönüşüverdi. Adam Smith’in ruhuna bir şey olmaz, çok doğru yapıyorlar. 2008 krizinde ABD şirketleri kurtarırken ABD’li ünlü yatırımcı Jim Rogers “Çin’den fazla komünist olduk” demişti. Para piyasalarında ise dengeler sürekli değişiyor.

DOLAR DEĞERLENDİ

Korona krizinin ilk günlerinde güvenli liman özelliği nedeniyle altın (ons/dolar) sert yükseldi. Ancak panik büyüyünce piyasalarda “nakit kraldır” anlayışı öne çıktı ve dolara olan talep de artınca altın düşerken dolar dış piyasalarda değer kazandı. Dolar endeksi, 95 seviyesinden 103 seviyesine kadar yükseldi. Yeni güvenli liman bir anda ABD Doları oluverdi. Ne ölçüde ve ne kadar kalıcı olacağını göreceğiz. Dünya ticaretinin ve borçlanmaların yaklaşık yarısı dolar ile. Merkez bankalarının yüzde 60-65 rezervleri dolar cinsinden. Euro ise Avrupa Merkez Bankası’nın 750 milyar dolarlık tahvil alım kararı ve virüsün en ağır sonuçlarını yaşayan İtalya’nın durumunun da katkısıyla değer kaybetti, son üç yılın en düşük seviyelerine geriledi.

TÜRKİYE İÇİN AVANTAJ AMA

Doların değer kazanıp Euro’nun değer kaybı altın fiyatı üzerinde ayrıca baskı yaptı. İçeride de dolar/TL kurundaki yüskelişi destekledi. Petrol ise 24 dolar ile son 15 yılın en düşük seviyesini test etti. ABD Doları dışında bir çok yatırım aracı ucuzladı ve borsalarda son birkaç yıllık primler fazlasıyla geri verildi. Buna rağmen geçen hafta yazdığımız borsalardaki “ucuz etin yahnisi yavan olur” sözünü doğrularcasına alıcı bu aşamada hala çok zayıf. Kısa dönemli tepki hareketleri olacaktır. Orta ve uzun dönem için düşük faiz ve bol likidite, altın ile hisse senetleri başta olmak üzere yatırım araçları açısından çok iyi bir potansiyel. Ancak bunun değerlendirilmesi için piyasalardaki sisin ve belirsizliğin biraz dağılması gerekecek. Dış dünyadaki gelişmeler doğal olarak Türk ekonomisine de yansıyor. Türkiye’nin CDS (risk primi) 586 seviyesini gördü. Petrol fiyatındaki gerileme ve dışarıdaki faiz düşüşü ile bol likidite Türkiye için ucuz ithalat ve dış finansman kaynağı gibi bir avantaj içeriyor. Ancak sürecin uzaması halinde işsizlik, büyüme, bütçe ve dış ticaret dengeleri gibi makroekonomik veriler olumsuz etkilenebilir. Döviz kurlarında agresif yükselişler görülmez ise daha düşük enflasyon rakamları görebiliriz. Tabi ki faiz de düşük kalacak. 13 Mart haftasında son yaşananlara bağlı olsa gerek bankalarda döviz mevduatında bir milyar dolarlık bir çözülme var. Kredi ve toplam mevduatta ise yükseliş sürüyor. Ama yavaşlayan ekonomiye paralel önümüzdeki günlerde onlarda da ivme kaybı sürpriz olmaz. 18 Mart’ta 167.8 milyar TL’ye ulaşan emisyon (dolaşımdaki para) ise son günlerde artış eğiliminde. Mart başında 159.7 milyar TL idi. Ekonomideki durgunluğu tetiklese de Avrupa Merkez Bankası Başkan Yardımcı Guindos’un dediği gibi başlama noktası olarak “Koronavirüs mali bir kriz değil, bir sağlık krizi” olunca piyasalarda fiyatlamanın hangi aşamada olduğu konusunda ileriye yönelik projeksiyon yapmak zorlaşıyor. Ancak henüz dip oluşumu için erken olsa da borsalarda, dik açılı ve sert düşüşe bağlı olarak kısa süreli tepki hareketleri görülebilir. Önümüzdeki hafta dalgalı bir seyir bizi bekliyor.

BORSADA GÜÇ KAYBI SÜRÜYOR

Borsada uzun dönem trend desteğinin altına salınım gösteren endekste destek ve dip arayışı sürüyor. 82.000 ilk destek olarak görülürken sonraki destek noktaları 79.000 ve 74.000 seviyelerinde. Tepki alımlarında ilk dirençler ise 88.000 ve 91.000 seviyelerinde. Tepki çıkışının devamı için 90.000 seviyesinin geçilmesi önemli olacak. Sonraki dirençler 93.000 ve 98.000 seviyelerinde. Destek seviyelerinde tepki alım denemeleri görülse de satış baskısı korunuyor.

DOLAR/TL KURU ÇIKIŞ TRENDİNDE

Dolar/TL kurunda yükseliş hareketi sürüyor. İlk direnç 6.55 seviyesinde görülürken sonraki dirençler 6.62 ve 6.75 seviyelerinde bulunuyor. İlk destek ise 6.47-6.44 ve 6.38 seviyelerinde. Kâr satışlarına rağmen çıkış trendi korunuyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir