Fed’den sürpriz beklenmiyor

İçeride piyasaların gözü artık seçime ve seçim sonrasında alınacak önlemlere dönmeye başladı. Küresel gelişmelerin uygun bir ortam sunduğu söylenebilir ama belli ki seçim sonrasında piyasanın yönünü, yine bize özgü siyasi ve ekonomik koşullar belirleyecek.

İşte Hürriyet gazetesi yazarı Erdal Sağlam’ın bugünkü yazısı…

Küresel gelişmelere bakıldığında çarşamba günü açıklanacak ABD Merkez Bankası Fed’in kararı en önemli gelişme olarak gözüküyor. Fed kararı öncesi dolar geçen hafta sonunda değer kaybetmeye başladı. Doların 10 küresel para birimi karşısında değerini ölçen Bloomberg dolar endeksi geçen cuma gününü yüzde 0.2 düşerek tamamladı. Euro/dolar paritesi günü 1.1330 civarında bitirirken, altın fiyatı zayıf dolarla yükseldi.

Çarşamba gecesi açıklanacak Fed kararı öncesinde, dün sabah saatlerinde Euro-dolar paritesi 1.1340 düzeyindeydi. Piyasalardaki beklentinin Fed’in faiz oranlarında değişiklik yapmayacağı yönünde olduğunu görüyoruz. Fed’in bilanço küçültme operasyonunu sonlandıracağı tarihi açıklaması ve bu yılki faiz artışları tahmin sayısını indirmesi de bekleniyor.

Aralık’ta açıkladığı tahminlerde Fed üyelerinin 2019 yılında 2 kez faiz artışı yapacağı beklentisi öne çıkmıştı, şimdi bu sayıyı 1’e indirmesi bekleniyor.

Bankaların dün yayınladıkları haftayı değerlendirmeye çalıştıkları analizlerinden Fed konusunda bu beklentilerin fiyatlandığını öğreniyoruz. Dolayısıyla çarşamba akşamı böyle bir kararın açıklanması piyasalar için sürpriz olmayacak. Bununla birlikte Euro/dolar paritesinde bir miktar artış olabileceği ama bunun kalıcı olmayacağı konuşuluyor. Avrupa ekonomisinde başlayan zayıflık, bu nedenle Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artırımına gidemeyeceği beklentisi de yine analizler içerisinde yer alıyor.

Tüm bu gelişmeler Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından olumlu bir iklimin devamı anlamına gelebilir. Fed’in faiz artışı sayısını düşürmesi, gelişmekte olan ülkelere fon akışının yeniden canlanabileceği umudunu diri tutacak gözüküyor.

BİZE ÖZGÜ KOŞULLAR

Küresel iklimin uygun görünmesine karşılık, içeride, özellikle seçim sonrasına ilişkin bir tedirginliğin olduğu söylenebilir. Tedirginlik yaratan siyasi konuların başında ise S-400 füzeleri ile ilgili ABD ile yaşanan çatışmayı söyleyebiliriz. Yanı sıra Suriye’de yine ABD ile ters düşme ihtimali konuşulmaya başladı.

ABD ile yaşananlar ve muhtemel gelişmeler piyasalar tarafından yakından takip edilmeye başladı. ABD’nin füzelerle ilgili kesin tavrını seçim sonrasına öteleyeceği anlaşılırken, uzlaşmazlık halinde uygulanacak yaptırımların ekonomiye etkilerinin piyasalarca tahmin edilmeye çalışıldığını gözlemliyoruz.

Bundan bağımsız olarak seçim sonrasında alınacak ekonomik önlemler de şimdiden konuşulmaya başladı. İş kesiminin bir bölümünün seçim sonrasında kaynak yaratılıp özellikle iç talebin canlandırılacağına ilişkin beklentisi olduğunu görüyoruz ama kimsenin yöntemini bildiğini sanmıyoruz.

Seçime kadar tutulan zamların devreye girmesiyle, olumlu seyir gördüğümüz enflasyonun yeniden artışa geçebileceği, bunun faiz oranları üzerinde indirimi önleyen etki yapabileceği açık. Bütçe açıklarının arttığı, faiz harcamalarının yükseldiği bir konjonktürde Hükümetin hangi yolu seçeceği, büyümedeki daralmanın devamı mı yoksa iç talebi artıran önlemlere mi başvuracağı, ne tür inisiyatif koyacağı  henüz bilinmiyor. Seçim sonrasında dış siyasi gelişmelerin de etkisiyle kurlarda yaşanacak gelişmeler ise ekonominin gidişatı üzerinde ciddi etki yaratabilecek.

Özetle; dışarısı Türkiye’yi zorlamasa da, bize özgü koşullar seçim sonrasında çok ciddi kararların bizi beklediğini gösteriyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir